Koronavirüs Aşılarının İnsan DNA’sını Değiştireceği İddiası



Dünya Koronavirüsü Pandemisiyle mücadele ederken bir taraftan birçok komplo teorisyeni  ve aşı karşıtı topluluk tarafından üretilen bilgi kirliliğinin de önüne geçmeye çalışılıyor.

Bunlardan en önemlileri virüsün dünya nüfusunu azaltmak amacıyla laboratuvarda üretildiği ve insanları aşıya mahkum edilerek biyometrik çipler takılacağı iddialarını içeriyor.

4 Mayıs 2020 tarihinde Mikki Willis, George Washington Üniversitesi biyokimya ve moleküler biyoloji alanında çalışmalar yapan  Profesör Judy Mikovits’ten  derlediği bilgilerle hazırladığı Covid-19 salgını hakkındaki bu tür iddiaları destekleyen “Plandemic” (Planlı Salgın) adlı belgeselle küresel güçlerin dünya nüfusunu kontrol altına almaya çalıştığını, virüsü ve aşıyı kâr amaçlı kullandığını iddia eden videoyu Facebook, YouTube ve Vimeo gibi kanallarda paylaştı.

Video komplo teorisyenleri ve aşı karşıtı gruplar da istenilen etkiyi yaratmış ve bir hafta içerisinde 8 milyondan fazla görüntülenme almıştı.

Videoya erişim engeli gelmesine rağmen hızla yayılmaya devam eden videoya destek verenler arasında Amerikalı jinekolog Christiane Northrup da vardı.

Videoyu Facebook hesabında paylaşan doktor Northrup, takipçileriyle paylaştığı  zaman zaman da yayınladığı videolarla aşı hakkındaki iddialarını dile getiriyor.

birçok ülkede sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarıyla halen paylaşılmaya devam eden iddiaların en çok ses getireni ise aşı karşıtı bir topluluk olan, kendilerini “We Are Vaxxed”olarak adlandıran grubun Polley Tommey ile yaptığı röportaj oldu.

Northrup canlı yayında Covid-19 aşısının insan DNA’sını değiştirmek ve hayvana ait olan gen diziliminin insan DNA’sına aktarmak olduğunu, Bill Gates vakfı tarafından biyometrik veri toplamak için planlandığın ve aşıda kullanılan metallerle 5G teknolojisinin insan vücudunda kullanılacağı iddiaları yer alıyor.

RNA aşısıyla insan DNA’sı değiştirilmek mi isteniyor?

İddia yanlış. Aşı, virüsün ya da mikrobun genetik materyalini ya da bir parçasını içerir. Aşı; bir hastalığa yakalanmadan önce o hastalık mikrobunun zayıflatılarak vücuda verilmesi olarak tanımlanabilir. Böylece vücut hastalığa karşı antikor üretiyor ve bağışıklık sistemini hastalığa karşı kuvvetlendiriyor ve hastalığa yakalansa bile güçlü bir savunma ile onu alt edebiliyor. 

İlgili İçerik  İlber Ortaylı'nın Celal Şengör'e "İskenderiye Hamalı Kadar Değeri Yok" Dediği İddiası

Bir kişiye RNA enjekte etmenin ise insan DNA’sında bir değişiklik yaptığına dair herhangi bir bulgu yok. Bu aşının amacı virüse ait mRNA’nın, bağışıklık sisteminin virüsü tanımasını ve antikor üretmesini sağlamak.

Türkiye’de yayınlanan bilimsel makalelerde de RNA ve mRNA aşılarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler veriliyor.

Biontech ve Pfizer’in ürettiği aşının etki şeması.

Bu aşı yönteminin kullanılma nedeni hızlı bir üretime olanak sağlaması. Salgın tüm dünyaya yayıldığı için aşının daha çabuk bulunması adına mRNA çalışmalarına bir çok firma öncelik verdi. Türkiye’de de Selçuk Üniversitesi ve diğer bazı üniversitelerin bu yöntemle üzerinde çalıştığı aşılar bulunuyor.

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Covid-19 mRNA Aşı Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Nadir Koçak, Dünya Sağlık Örgütü’nün izlem listesinde yer alan 14 adet RNA teknolojisinin kullanıldığı aşı çalışması içinde kendi projelerinin de yer aldığını belirtti.

mRNA aşıları şu ana kadar insanlarda kullanılmasa da, Pfizer ilaç firmasının Türk doktorlar Uğur Şahin ve Özlem Türeci ile birlikte ürettiği Covid-19 aşısı gibi yüzde 90’ın üzerinde başarı oranlarını yakaladığı açıklanan aşılar bulunuyor. Şu anda insan deneylerinde yani faz üç olarak bilinen üçüncü aşamada bulunan 4 aşı merkezi ve firma ortaklığı bulunuyor. (ABD- Moderna, İngiltere- Oxford üniversitesi – Astra Zeneca, Almanya- BioNtech- Pfizer)

Bu gelişmelere rağmen tıp dünyası mRNA aşılarının ilk kez deneniyor olması nedeniyle dikkatle takip edilmesini öneriyor.

5G ve Mikroçip Komploları

Bilim insanları Covid-19’un yayılımı ile 5G arasında hiçbir şekilde bağlantı olmadığını söylüyor.  Doğruluğu Ne? olarak bu konuyu daha önce de ele almıştık. Bilim insanları bu iddiayı “tamamen çöp” olarak nitelendiriyor.

5G’nin Covid-19’la ilişkili olduğu iddiaları hastalığın Mart ayında bir pandemi olarak ilan edilmesinden bu yana dolaşımda. Bu teoriyi destekleyen hiçbir bilimsel kanıt ortada bulunmuyor.

İlgili İçerik  Kahvenin Koronavirüs'ü Önlediği İddiası

Uzun süredir komplo teorisyenlerinin en büyük “aktör”lerinden biri olan Bill Gates’in, koronavirüs aşı çalışmalarında 5G ile desteklenen mikroçiplerin vücuda yerleştirileceği ve insanların tüm aktivitelerinin izleneceği temeline dayanan iddialar giderek yaygınlaşıyor.

Tarihte 1. Dünya Savaşı’nın gölgesinde kalan İspanyol Gribi’ni radyo dalgalarının bulunmasıyla ilgisi olduğuna dair efsaneler, Covid-19 salgınıyla birlikte şekil değiştirerek yeniden gündeme geldiği anlaşılıyor.

Bill Gates ve Aşı Çalışmaları

Dünyanın en zengin insanlarından olan Microsoft’un sahibi Bill Gates, eşi Melinde Gates ile birlikte kurduğu vakıf ile salgın hastalıklara karşı aşı geliştirme çabalarını destekliyor.

Amerikan CBS kanalında yer alan bir programa konuk olan Bill Gates, sunucunun “Aşıları insanlara mikroçip yerleştirmek için mi istiyorsunuz?” sorusuna aşıların herhangi bir izleme ile arasında bağlantı olmadığını söylüyor.

Gates, sağlık kayıtlarıyla birlikte “dijital sertifikaların” kullanılmasını öngörüyor ancak bunların mikroçip implantları yani vücuda çip yerleştirilmesi şeklinde olacağını söylemiyor. Koronavirüs salgını sırasında bu teknolojiyi kullanma planı olduğuna dair herhangi bir açıklaması bulunmuyor.

Bill ve Melinda Gates Vakfı Reuters’e, “‘Dijital sertifikalara yapılan atıf, güvenli, ev tabanlı, testlere erişimi genişletmek amacıyla açık kaynaklı bir dijital platform oluşturma çabalarıyla ilgilidir” şeklinde cevap verdi.

Bill Gates’in daha ayrıntılı açıklamaları da bulunuyor.

Dünyanın en zengini unvanını yıllarca taşımış ardından emekli olup bir yardım vakfı kurarak insanlığa yardımcı olmak için çaba harcayan birinin, tüm insanlığı kendi gücü için kontrol etmek isteyeceğine inanamıyorum. Komplo teorisi kuracak olsam da bunu aşı ile değil örneğin tüm dünyanın kullandığı cep telefonları ile yapardım diye düşünüyorum. Hepimizi hipnoz altına alacak bir uygulama ile tüm insanlık kontrol altına daha kolay alınabilir ya da herkesin kullandığı bir mesaj uygulaması aracılığıyla da insanlar yavaş yavaş ama zamanla kontrol altına alınabilir. Neden birçok insanın ölümüne sebep olacak bir virüs çıkarıp sonra da aşı bulup insanlara çip takmak isteyeyim ki? Aynı anda tüm dünyaya aşı servisi yapılması mümkün olmaz ama aynı anda tüm dünyaya mobil bir uygulama ile ulaşılabilir.

Şu anda bir çok ülke Covid-19 hastalarını izole edebilmek için cep telefonları vasıtasıyla takip ediyor. Türkiye’de de HES kodu uygulaması hastaların virüsü bulaştırmasının önüne geçmek için kullanılıyor.

İlgili İçerik  Çin'de 2013 yılında ölümcül virüs üretildiği iddiası

Yeni akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, 15 Kasım 2020 tarihli yazısında Pfizer ve BioNtech ortaklığında geliştirilen yeni Covid-19 aşısının kısırlığa yol açacağını ve Covid-19’un  laboratuvarda üretilen biyolojik bir ajan olacağını iddia ediyor.

Abdurrahman Dilipak’ın yazısının ilgili bölümü

Stratejist Hüseyin Çiloğlu’nun da televizyon kanallarında insanların evlerine kapatılarak bağışıklık sisteminin çökertildiği ve aşıya bu yüzden mecbur edileceğini, böylece toplumun küresel güçler tarafından kontrol altına alınacağını öne sürüyor.

İki komplo teorisyeninin de iddialarını doğrulayacak herhangi bir bilimsel kanıt bulunmuyor.

Doğrulama platformları Teyit ve Malumatfuruş’un da bu iddiaları çürüten çalışmaları bulunuyor.

Yapılan doğruluk kontrolü sonunda, RNA aşılarının insan geninde herhangi bir değişikliğe yol açacağına dair bir bulgu olmadığı, 5G ile virüs yayılımı ve aşı çalışmaları arasında bir bağlantı olmadığı, Bill Gates’in aşı çalışmalarında insan vücuduna mikroçip yerleştirilmesini öngördüğü yönünde bir açıklaması olmadığı anlaşılmaktadır.

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü mezunu. Televizyon haberciliği, spikerlik ve dijital içerik editörlüğü alanında çalışmaları bulunuyor. Doğruluğu Ne? ekibinde araştırma editörü olarak görev yapıyor.